Sevişelim Mi ?

Yafta , , , , , , , ,

Kırmızı koltukta oturup ağzımdaki cümleyi geveliyorum.Daha ilk buluşmasında ecel terleri döküp,alnından inci inci ter dökülen acemi bir aşıktan farkım yok.Koltuğun iki kolu arasında sıkışan bedenimi maruz kaldığı muameleden kurtarmak için ayaklarımı kaldırıp,diğer kolun üstüne koyuyorum.Uzaktan bakıldığında taktirevalli silüetini andırıyordum.Pencereden gelen güneş ışıkları,evin içindeki tozları açığa çıkartıp festivaldaki karnaval havasına bürünmelerini sağlıyordu.Sağ elimi çeneme koyup,beynimim alışık olmadığı fikir türevlerine karşı ağzımın telaffuzunu yokluyordum.Bir ara ikisinin arasındaki dengeyi kaybetmiş ''dızıdıdı dızıdıdı'' diye garip sesler çıkartıyordum.

Dar kırmızı ve güneşin kendisini göstermesiyle tüm ışığı kara delikler gibi üzerine çekicek olan koltuktan kalktım ve evin içinde volta atmaya başladım.Aysonu gelmiş,gelen faturaların kol gibi girmesi ve yanında ocağına incir ağacı dikilen memurlar gibi,saçları diken diken olmuş.İçinde bulunduğu labirentten tuzaklara yakalanmadan peyniri bulmaya çalışan fare gibiydim.Üzerimde bornozum ve viski bardağındaki vişne suyumla eserini yazmak için uygun ortam bekleyen insan üstü yeteneğe sahip yazarlar gibiydim.Sehpağada karanlanmış sayfalarımın üzerine güneş ışıklarının lekelerinin gelmesiyle,bozulmayan eşyam kalmamıştı.Volta atarken uygun adımda ilerliyor,periyodik hareketlerle aynı noktada geri dönüyordum.Her geri dönüşümde kafamı çevirmem hızlandığı için,görüşüm bulanıklaşıyor midem bulanmaya başlıyordu.

Volta atarken dönüş mesafemin,sınırının dışına çıkarsam güneşin pencereyi kestiği ışıkları yüzümü yıkıyor,kocaman ve yeşil gözlerimin aniden küçülmesini sağlıyordu.Bir zaman sonra doğuştan gelen refleksimin her kafaya esince yapılmasıyla,gözüm yalama oldu.Seğirmeye başlamıştım.Ağzımda gevelediklerim anlamsızlaşıyor,cümleleri boğazımdan çıkmadan yutuyordum.İçinde bulunduğum duruma çıkış yolu bulmak için baktım.Çok baktığımdan gerek olacak duvardaki yağlı boya tablosundaki adamın gözlerinin içine öyle kenetlenmiş ve odaklanmışımki aniden kendimi ucuz korku filmlerindeki kurban gibi hissettim.Ciyak ciyak kendimi kırmızı koltuğun arkasına siper ettim.Aylar öncesinden aradığım yılbaşında hediye aldığım uğurlu mavi çorapları bulmanın neşesiyle,böbrek üstü bezlerimdeki adrenalin durgun seviyelere gelmişti.Durulduktan sonra mavi çorabı yüzüme götürüp,yıllardır buluşmmayan sevgililer gibi bağarıma bastım.

Kanepeye giderken,beynimin duygu gelgitlerinin aşırı seviyeye gelmesiyle ağzım makinaya bağladı ve ''sevişelim mi ? '' dedim.Sözcüklerin ağzımdan dağılırken hiç olmadığım kadar mutlu oluyor,yarın gelicek dertlere ve sorumluluklara karşı koyun götüne rahvan gitsin felsefesini yaşıyordum.İki kelimeyi telaffuz edişimde içime huzur ve irfanın girdiğini hissediyordum.Aptalca olsada kırmızı koltuğumda bornozum ve sağ elimdeki viski bardağındaki vişne suyumla ''sevişelim mi  ? sevişelim mi ? '' diyordum.Hiç hissetmediğim hazı yaşıyordum.Uyandığımda televizyon açık uyuyup kalmışım.Açıkta olan kanal izdivaç programıydı.Uykudayken beyin neronlarıma adi saldırıyı yapan programa küfür ettim ve sırtımı dönerek uykuma devam ettim.

Comment (1)

Evlilik programı izleyerek uyursan böyle olur işte. Beyin zonguldaması, bilinçaltı pörtlemesi meydana gelir :)

Yorum Gönder