Şeker Savaşları Bölüm İki:Davetsiz Misafir

Yafta , , , , , , , ,

Güneş ışıkları pencereyi yıkıyordu.Güneşten gelen diklemesine ışıklar,pencereyi adete yarıp geçiyor,ağırlaşmış göz kapaklarımın altında saklı olan gözlerimi hedef alıyordu.Bir süre sonra güneşin pencereye iş birliğiyle yaptığı büyüteç yöntemi canımı acıtıp uyanmam için yüzüme tokat atıyordu.Nasırlaşmış ellerimi ne olduğundan habersiz,pusuya düşmüş sakin gözlerimden korumak için siper ettim.Daha sonra yataktan kalkmamla güneşin bana düzenlediği küçük operasyon tatlı şekilde sona ermişti.Ayaklarımı beton parkelere bıraktığımda ne kadar soğuk olduklarını anladım.Penceremden güneş ışıkları geliyor ama evin zemininde kutup soğuğunu yaşıyordum.Üşüyüp,titremekten Azer Bülbül moduna giren ayaklarıma söz geçirmek için daha konforlu ve sıcak bir yer olan halıya doğru yöneldim.Halıdaki tüyler,tozlar ve küçük oyuncaklar ayağımı birkez daha memnun etmemiş,duyu almaçlarıyla hizmetimden memnun kalmadığını sinirli bir şekilde belirtiyordu.Her zaman müşreti memnuniyetini savunan müessesesi kötü olan göz boyayan süpermarketler gibi ayağıma hak vermek zorunda kaldım.

Müzelerde sergilenen,meraklı kalabalık ve okul gezilerindeki hınzır çocukların el izi yapmaması için heybetlice cam bir kavanozda sergilenen eserler gibi bayramlığımda asaletini koruyor,gelen güneş ışıklarıyla üzerindeki tozları deterjan reklamlarındaki gibi kovuyordu.Bayramlığımı son derece yürütülen titiz çalışmalar sonucunda dikkatlice giydim.Çünkü annemin saatlerce kendi laboratuarında aylarca isviçreli bilim adamlarıyla kafa patlatığı bayramlığım,arife gecesi yoğun çalışmalardan sonra ütülenmişti.Ütüyü bozmak ve akranlarım arasındaki dengeyi bozmamak için nerdeyse jelatinle yürüyecektim.Bayramlığımı giydikten sonra kendime bir poşet seçtim.Poşet seçimi böylesine kutsal bir gün için çok önemliydi.O günün anlam ve önemini belirten,her türlü doğa engeline göğüs gerebilen ''atıl kurt !'' dediğim zaman tüm şekerleri abanarak bünyesinde taşıyabilen süpersonik aparattı.Elimi poşetlerin arasında gezdirdikten sonra adı ''NBB'' olan siyah bir poşet gördüm.Poşetin sadeliği ve ''NBB'' harflerindeki gizem dikkatimi çekmiş,diğer poşetlere göz atmadan benden tam puan almıştı.

Yaptığımız seferlerde diğer bir önemli yardımcım olan ayakkabımı giydikten sonra kardeşlikteki diğer yoldaşları çağırmaya gittim.Birkaç kişi sabahın erken saatlerinde evlerinden çıkıp atlarıyla ısınma turlarına çıkmış,bugün yapılacak olan şeker hasatında ne kadar ganimet toplayacaklarını diğer üyelerle konuşup,tahmini havalarını atıyorlardı.Geç kalan kardeşlik üyelerinden sonra günün anlamını ve önemini bildiren konuşma,altın madeni değerindeki inler ve izleyeceğimiz rota bize yuvarlak masa kardeşlik lideri tarafından brifing verilerek anlatıldı.Bu sefer geçen yılkine göre kardeşlik,kasalarında bulunan paralardan harcamış bonkörlük yaparak haritalarda köklü değişikliğe gitmiş,kabartma yönetimini uygulayarak zamandan ve şekerden tasarruf etmemizi sağlamıştı.

Gruplar halinde dağılarak şeker avına çıktık.Taktiksel gruplar halinde ilerliyor,herkes hareketini lazerlerle çevrili bir odanın içindeymiş gibi yapıyordu.İlk hedefte beklenilenin altında ganimet topladıktan sonra yolumuza devam ettik.Birkaç diyar kat ettikten sonra nihayet fosforlu kalemle işaretlenmiş,şeker merkezi niteliğinde olan gidenin avuç avuç ganimetle döndüğü,uğruna savaşlar verilen yere doğru ilerledik.Grubumuz ağır ama emin adımlarla ilerliyor arkadaki avcu gruplara fark açmanında verdiği hazla kırkırdıyordu.Er meydanına geldiğimizde beklenmedik şekilde bizden önce gelen bir cengaverle karşılaştık.Hasat alanına bizden önce ulaşmış ve cebine doldurduğu şekerleri bizi çatlatmak için göstererek rakibini aşağılama,küçümseme hareketi olan nanik hareketini yaptı.Kardeşlik üyeleri bu hareketle sinir kat sayılarının beşle çarpılmasıyla zıplayan sinirlerine söz geçiremiyor,cebinden düşen şekerler pahasına kardeşliğin demir yumruğunu gizemli ziyaretçiye atmak istiyordu.

Tatsız olay önlendikten sonra yolumuza dört nala devam ettik.Bu sefer daha hızlı gidiyor,arkada kalanlara bakmadan ilerliyorduk.Bu yılki hasat zamanın en verimli hedeflerinden olan eve geldiğimizde soluklanmak için topladığımız gözümüz gibi baktığımız ganimetlerden yedik.Enerjimizi aldıktan sonra ava devam ettik.Taktiğimizi elden bırakmıyor,her yeri kolaçan ediyor olası saldırılara karşı ev girişine gözcü dikiyorduk.Poşetlerimizde delik açacak nitelikte ganimetleri aldıktan sonra nidalar eşliğinde kardeşliğimizin uzun uğraşlar sonucunda bestelenen marşını söyledik.Ev çıkışında davetsiz misafiri görünce herkesin tüyleri diken diken olmuş,herkes combo yapma pozisyonuna gelmişti.Davetsiz misafir karşı bir gruptan elçi olduğunu bizi izlediğini ve başarılı birer avcı olduğumuzu söylererek gerginleşen ortamda gönüllere su serpmişti.Niyetinin kötü olmadığını,isviçreli bilim adamlarına çalıştığını söyleyince kutsal görevinden zamanını çalmayarak yolcu ettik.

Dergaha geldiğimizde herkes bu yılki bol atraksiyonlu geçen şeker avında topladığı ganimetleri sayıyor,poşetinden ve ağırlaşan ceplerinden düşen şekerlere ağıtlar yakarak göz yaşları döküyordu.Bu yılın en çok şeker toplayan kardeşlik üyesi ilan edildikten sonra,yuvarlak masa kardeşlik liderinin gelecek seneki vaatleri dinlendi ve av sona erdi.

Comment (1)

bu seriyi seviyorum

Yorum Gönder