Yafta anı , çay bahçesi , ızdırap , iştima , kardeşler cafe , nemli toprak kokusu , okulu asmak , okulu kırmak , sokak çocukları , yoklama
Sırtımda çuval misali yüklediğim çantamla karşıdan karşıya geçiyorum.Haftanın beş günü amele gibi belirli bir rota izleyerek hedefe doğru ilerliyorum.Ders programını almamışım.Sırtım bu duruma çok üzülmüş.Birkaç ay geçtikten sonra uzaktan bakılınca sırtımın şeklinde gözde belirgin bir değişiklik oldu.Omuriliğimden başlayıp kuyruk sokumuma dümdüz bodoslama inen kemikler,yassı ve eğik şeklini almıştı.Güneş ve rüzgarın el birliğiyle,gömleğimin altındaki denizci yakalı boğazlı kazağım,onun üstünde ceketimle terliyordum.Alnımdan inci inci dökülen terler rüzgarın etkisiyle slalom yapıyor,saçlarımın arasından geçip dalgalandırıyordu.Rüzgarın yalamasından kurtulduktan sonra durağa geldim.Benden büyük birisi kafası önünde,sessiz sedasız yere bakıyordu.Birazdan arkamdan beliren teyze beni korkutmuş,bastonunu aniden ayaklarımda hissedince sıçramıştım.Verdiğim tepkiye aldırmayan,teyze geldiği halde yer vermemekte ısrar edip ölü takliti yapan adam devam etti.İflah olmadı.Uzaktan gelen dolmuşların önündeki yazıları kartal gözlerimle seçmeye çalışıyor,kafamı sağ ve sola yanaştırdıkça kurulu pilli bebekler gibi oluyordum.Takati kalmamış,bastondan aldığı güçle durabilen,rüzgarın kafasında bıraktığı bir tutam saçı da almasını esirgemeyen teyze bastonunu uzuvu gibi kullanıp sırtıma değdirdi.Önceden böyle bir atraksiyon yaşadığım için bağışıklık kazanmıştım.İlk verdiğim tepkiden uzaktım.Arkamı dönüp,hali kalmamış titreyen ellerindeki bozuk paralarla ses çıkartan teyzeye döndüm.Dolmuş gelince parasını benim vermemi istediğini söyledi.İyiliğe aç bedenler gibi avcumu uzattım.Parayı alıp avuçlarımda dans ettirdikten sonra kendimi amele gibi hissettim.
Görev taslaklarımdaki birincil ve önemli görevim olan,şoföre teyzenin paralarını verdikten sonra şoförü inandırmak için işaret parmağımı koltuklarda oturan yolcuları yararak arkada melüm,melüm bakan mazlum ihtiyarı hedef gösterdim.Başıyla onayladıktan sonra zelzele geçiren dolmuşun koridorunda sarhoşlar gibi yürüdükten sonra arka koltuğa oturdum.Teyzenin minnettarlık dileklerini,kalbime işledikten sonra içime huzur dolmaya başlamıştı.Kaynağını bilmediğim bir iyilik ve mutluluk bedenime işlemişti.Kendimi tüy gibi hafif hissediyordum.Dosta doğru yolculuk yapmaya başlamıştım.Durağımı geçtikten sonra,cazgır kadınlar gibi şoföre çemkirdim.Az önce ruhuma işleyen huzur ve irfandan bir gıdım bile kalmamıştı.Durağımı kaçırdıktan sonra,yürüyeceğim yolla aynı miktarda vakti varış süreme ekledim.Problemimde değişiklik olmuştu.Terleyen koltuk altlarım,kollarımı senkronize şekilde ileri-geri attığımda ''vıcık,vıcık'' seslerini çıkartıyor,palyaço ayakkabılarını andırıyordu.
Okul kapısından girişte,vaat edilen topraklara geldiğim için seviniyor,yolculuğumu düşündükçe tüylerim diken diken oluyordu.Kapıdan geçtikten sonra fişlenmiş sıralarımıza doğru hareket ettim.Yeni yağan yağmur,okulun az ve kötü olan çimenlerindeki topraklı nemlendirmiş,okul bahçesinde ferah bir hava esintisi bırakmıştı.Koyu ve şiddetli bir şekilde sohbete dalan,benimsedikleri hipotezleri uğruna canlarını ilim,irfan yolunda feda edecek sınıf arkadaşlarımın yanına geldim.Yeni gelen insanın,arkadaş grubu içerisinde konuya direk dahil olması ve ısınması için yaptığı fiks hareket olan kollarımı iki yana olabildiği kadar açtım ve kaplayacağı omuz kadar aşağıya indirdim.Beklemedikleri kolları,omuzlarında hisseden arkadaşlarım küfür edecek gibi ters bir hareket yaptılar.Güneşi yüzünde hisseden ve saçları yalama olmuş,terli çocuğu görünce gözleri güldü.Grubun içine ufak hareketimle dahil olmuştum.Mevzunun başını kaçırdığım için özetini dinliyordum.Kimin haklı olduğunu bilmediğim için,her fikte tebessüm edip,onaylama hareketi olan başımı aşağı-yukarı indirerek ''hı,hı '' diyerek anlamsız oyunuma devam ediyordum.
İçgüdüsel olarak kafamı arkaya çevirdim.Hunharca sohbet eden ve gerilimli dakikalar yaşayan grubun ateşinden yanmış ve negatif yükleri sinirlerime çekmiş biri olarak kurtulma yolu bulmuştum.İçgüdüsel hareket,genellikle öğretmen baskınları radarda öğrenci gruplarının sınırlarına yaklaşıp konuşmanın şiddetli akımına kapılan öğretmenleri çekince devreye giren sistemdi.Bu kez yanlış alarm vermiştim.Gelen Ahmet ve Ozan'dı.İkiside havanın durumuna göre ince giyinmiş,annelerinin nasihatlarına karşı gelerek baş kaldırmışlardı.Yanıma ilk gelen Ahmet oldu.Elini denizci yakalı boğazlı kazağıma doğru göstererek ''Terlemiyor musun ? bu havada bu giylir mi ? '' dedi.Kendimi savunarak ''Annem tembih etti o yüzden.Soğuk olur felan dedi yani.Hepsi bu.'' dedim.Etkileyici savunmamdan etkilenmeyen Ozan,salvo dümenini aldı ve ön safhalarda bayrağı taşımaya koyuldu.Kötü haberi söyleyenler gibi ortama üzücü ambiyans verip başını aşağıya indirdi.''Umut,biz bugün okula gelmicez.Kaçıcaz.Gezicez.Sıkıldık her gün memur gibi okula gelmekten.İstersen sen de gel '' dediler.Bir anda böğürümde hissettiğim bir bıçağın sivri ucuydu.Annemin tembihleri,tavsiyeleri gözümün önünde canlandı.Bedenim dayanılmaz teklife evet diyor ama zihnim buna izin vermiyordu.Vicdanımda ayrı telden çalıyordu.Gözüm kararınca kararımı verip ''evet ! '' dedim.Üç kişi okul istikametinin dışına çıkıyorduk.Yaşıtlarımızın gülerek oynadıkları,sohbet ettikleri güvenli yerden çıkıyor,hayatın ıssız ve yırtıcı sokaklarında birbirimizi kollayarak gidiyorduk.
İlk yasadışı aktivitem olduğu için heyecanlı ve tedirgindim.Çetin mücadelerle geçen dakikalardan sonra ihale mücadelesinde galip gelen yatırımcılar gibi,yorgunluğumu ifade eden gömlek yakamı elimle tutup,sol tarafa doğru çektim.Plan yapmamıştık.İlk cafeye girdik.Okul sınırları dışında olduğum için hayatı uç sınırlarda yaşadığımın mesajını vermek için gömleğimin eteklerini don sınırımdan dizlerimin üzerine doğru getirdim.Kravatımı gevşetikkten sonra eğlenceye hazırdım.Yolun sonunda ''Kardeşler Cafe '' adlı mekana girdik.Okulu astığımızı ve velilerimizden temiz bir dayak yiyeceğimizi anlayan cafe sahibi oralı olmuyor,menfaatini düşünüyordu.Masaya oturduktan sonra herkes günlük harçlıklarını ortaya koydu ve çay içtik.Belkide örümde içtiğim en güzel çaydı.Yakalanmanın verdiği korkuyla çayımı hızlı yudumlarla içiyor ve gözlerim her an kapıda beliricek birilerine karşı tetikte bekliyordu.Bir çayı iki saatte içtikten sonra cafe sahibi tarafından ''beleşçi'' olarak yaftalandık ve dışarı atıldık.
Tüm nakitini bitiren grup,evlerine doğru dağıldı.Eve giderken,köşe başındaki bir bankta oturdum.Yanıma iki tane sokak çocuğu geldi.Para istediler.Bir anda okulun sıcak ve güvenli bahçesini özlemiştim.Burnumda tütmüştü.Sesim kısılmıştı.Hızla koşarak eve doğru gittim.Sırtımdaki ağır yüklerle taviz veriyor,köşelerde dönerken patinaj çekiyordum.Apartmana gelince gözden kayboldular.Derin bir ''oh'' çekip,zile bastım.Eve gidince göreceğim muamele dışarıdan farksızdı.
Görev taslaklarımdaki birincil ve önemli görevim olan,şoföre teyzenin paralarını verdikten sonra şoförü inandırmak için işaret parmağımı koltuklarda oturan yolcuları yararak arkada melüm,melüm bakan mazlum ihtiyarı hedef gösterdim.Başıyla onayladıktan sonra zelzele geçiren dolmuşun koridorunda sarhoşlar gibi yürüdükten sonra arka koltuğa oturdum.Teyzenin minnettarlık dileklerini,kalbime işledikten sonra içime huzur dolmaya başlamıştı.Kaynağını bilmediğim bir iyilik ve mutluluk bedenime işlemişti.Kendimi tüy gibi hafif hissediyordum.Dosta doğru yolculuk yapmaya başlamıştım.Durağımı geçtikten sonra,cazgır kadınlar gibi şoföre çemkirdim.Az önce ruhuma işleyen huzur ve irfandan bir gıdım bile kalmamıştı.Durağımı kaçırdıktan sonra,yürüyeceğim yolla aynı miktarda vakti varış süreme ekledim.Problemimde değişiklik olmuştu.Terleyen koltuk altlarım,kollarımı senkronize şekilde ileri-geri attığımda ''vıcık,vıcık'' seslerini çıkartıyor,palyaço ayakkabılarını andırıyordu.
Okul kapısından girişte,vaat edilen topraklara geldiğim için seviniyor,yolculuğumu düşündükçe tüylerim diken diken oluyordu.Kapıdan geçtikten sonra fişlenmiş sıralarımıza doğru hareket ettim.Yeni yağan yağmur,okulun az ve kötü olan çimenlerindeki topraklı nemlendirmiş,okul bahçesinde ferah bir hava esintisi bırakmıştı.Koyu ve şiddetli bir şekilde sohbete dalan,benimsedikleri hipotezleri uğruna canlarını ilim,irfan yolunda feda edecek sınıf arkadaşlarımın yanına geldim.Yeni gelen insanın,arkadaş grubu içerisinde konuya direk dahil olması ve ısınması için yaptığı fiks hareket olan kollarımı iki yana olabildiği kadar açtım ve kaplayacağı omuz kadar aşağıya indirdim.Beklemedikleri kolları,omuzlarında hisseden arkadaşlarım küfür edecek gibi ters bir hareket yaptılar.Güneşi yüzünde hisseden ve saçları yalama olmuş,terli çocuğu görünce gözleri güldü.Grubun içine ufak hareketimle dahil olmuştum.Mevzunun başını kaçırdığım için özetini dinliyordum.Kimin haklı olduğunu bilmediğim için,her fikte tebessüm edip,onaylama hareketi olan başımı aşağı-yukarı indirerek ''hı,hı '' diyerek anlamsız oyunuma devam ediyordum.
İçgüdüsel olarak kafamı arkaya çevirdim.Hunharca sohbet eden ve gerilimli dakikalar yaşayan grubun ateşinden yanmış ve negatif yükleri sinirlerime çekmiş biri olarak kurtulma yolu bulmuştum.İçgüdüsel hareket,genellikle öğretmen baskınları radarda öğrenci gruplarının sınırlarına yaklaşıp konuşmanın şiddetli akımına kapılan öğretmenleri çekince devreye giren sistemdi.Bu kez yanlış alarm vermiştim.Gelen Ahmet ve Ozan'dı.İkiside havanın durumuna göre ince giyinmiş,annelerinin nasihatlarına karşı gelerek baş kaldırmışlardı.Yanıma ilk gelen Ahmet oldu.Elini denizci yakalı boğazlı kazağıma doğru göstererek ''Terlemiyor musun ? bu havada bu giylir mi ? '' dedi.Kendimi savunarak ''Annem tembih etti o yüzden.Soğuk olur felan dedi yani.Hepsi bu.'' dedim.Etkileyici savunmamdan etkilenmeyen Ozan,salvo dümenini aldı ve ön safhalarda bayrağı taşımaya koyuldu.Kötü haberi söyleyenler gibi ortama üzücü ambiyans verip başını aşağıya indirdi.''Umut,biz bugün okula gelmicez.Kaçıcaz.Gezicez.Sıkıldık her gün memur gibi okula gelmekten.İstersen sen de gel '' dediler.Bir anda böğürümde hissettiğim bir bıçağın sivri ucuydu.Annemin tembihleri,tavsiyeleri gözümün önünde canlandı.Bedenim dayanılmaz teklife evet diyor ama zihnim buna izin vermiyordu.Vicdanımda ayrı telden çalıyordu.Gözüm kararınca kararımı verip ''evet ! '' dedim.Üç kişi okul istikametinin dışına çıkıyorduk.Yaşıtlarımızın gülerek oynadıkları,sohbet ettikleri güvenli yerden çıkıyor,hayatın ıssız ve yırtıcı sokaklarında birbirimizi kollayarak gidiyorduk.
İlk yasadışı aktivitem olduğu için heyecanlı ve tedirgindim.Çetin mücadelerle geçen dakikalardan sonra ihale mücadelesinde galip gelen yatırımcılar gibi,yorgunluğumu ifade eden gömlek yakamı elimle tutup,sol tarafa doğru çektim.Plan yapmamıştık.İlk cafeye girdik.Okul sınırları dışında olduğum için hayatı uç sınırlarda yaşadığımın mesajını vermek için gömleğimin eteklerini don sınırımdan dizlerimin üzerine doğru getirdim.Kravatımı gevşetikkten sonra eğlenceye hazırdım.Yolun sonunda ''Kardeşler Cafe '' adlı mekana girdik.Okulu astığımızı ve velilerimizden temiz bir dayak yiyeceğimizi anlayan cafe sahibi oralı olmuyor,menfaatini düşünüyordu.Masaya oturduktan sonra herkes günlük harçlıklarını ortaya koydu ve çay içtik.Belkide örümde içtiğim en güzel çaydı.Yakalanmanın verdiği korkuyla çayımı hızlı yudumlarla içiyor ve gözlerim her an kapıda beliricek birilerine karşı tetikte bekliyordu.Bir çayı iki saatte içtikten sonra cafe sahibi tarafından ''beleşçi'' olarak yaftalandık ve dışarı atıldık.
Tüm nakitini bitiren grup,evlerine doğru dağıldı.Eve giderken,köşe başındaki bir bankta oturdum.Yanıma iki tane sokak çocuğu geldi.Para istediler.Bir anda okulun sıcak ve güvenli bahçesini özlemiştim.Burnumda tütmüştü.Sesim kısılmıştı.Hızla koşarak eve doğru gittim.Sırtımdaki ağır yüklerle taviz veriyor,köşelerde dönerken patinaj çekiyordum.Apartmana gelince gözden kayboldular.Derin bir ''oh'' çekip,zile bastım.Eve gidince göreceğim muamele dışarıdan farksızdı.
Comments (0)
Yorum Gönder