Yafta abi , ahmet abi , akraba , anı , hısım , ısparta , medikal , medikal ürünleri , yaşlı adam
Yeni bir hava,yeni insanlar ve yeni maceralara yelken açmak için,sitemlerimle süslenen acı saatlerimden sonra geçmişe sünger çekip ısparta'nın yolunu tuttum.Vaat edilen topraklara ilk adımımı attığımda,önüne geçtiğim ve gittikçe rahatsız ettiğim ama farkında olmadığım bayan,çemkirerek çekilmemi sert inkaz cümleleriyle ifade etti.Şehre yeni geldiğim için ne yapacağımı bilmiyor,emsalsiz insanlar gibi ayağım beni nereye götürürse oraya gidiyordum.Sağ elim,çenemde şehir haritasına bakıyor.Haritada küçük ölçekle çizilmiş ayrıntılara bakıyor,şehrin yerlisi,doğma büyüme oralı insanlar gibi ''hımmm'' ''şurdan gidiyim bari'' diyerek şehre daha yeni gelmiş keklik profilini çizmeden kendi rotamı belirlemek istiyordum.Düşünce öbekleri ve fırtınalarından sonra telefonum aniden çaldı.Eşofmanımın içindeki anahtarlıkları titreştirip ses çıkartıyor,aceleyle perondan perona koşan yolcuların,telaş duygusunu hafifçe en aza indirgiyor ve dakikalarından çalarak ortamı geriyordum.Telefonumu çıkardım.Arayan teyzemdi.Isparta'ya geldiğimi,odun gibi otogarda bir başıma beklediğimi söyledim.Söylediklerimi duyunca yüreği yanan ana misali elini dizlerine vurup,yaptığı yanlışlardan ve görmezlikten ötürü sitem edip bir çırpıda hazırlanıp,otogardan beni alacağını söyledi.Boş olan banklara oturup,yolunu şaşıran ayaklarımı dinlendirip,söz geçiriyordum.Geçimini sağlamak için ekmeğini taşdan çıkaran,sırtındaki simit teknesiyle yıllar boyu omur iliğini eğreltip kambur kalan ve otogarın soğuk parkelerini önemsemeden oturan fedakar adama baktım.Birkaç dakika bakıştık.Kaş göz yaptı.Bende ona yaptım.Oturduğu parkeden kalkıp,ağır adımlarla yanımdaki banka oturdu.Otururken daha ilk adımlarını atmayan samimiyetimizde ilk elektriği vermek için kuruyan ellerini ve parmaklarının arasına kaçmış susamları dizimde dövdü.Kafasındaki kepi sağ eliyle çıkartıp,sol eliyle terleyen saçlarından dökülen sicim ter damlalırını tek seferde sol elinin tersiyle sildi.
''Napıyorsun Genç ? '' dedi.''İyiyim abi,sen nasılsın '' diyerek dakikalar sonra bitecek olan arkadaşlığımızı doruğa çıkartmak istiyordum.Ellerini iki yana kocaman açarak koca bir hiç sembolü yaptı ''Ne yapalım çalışıyoruz,geçim derdi.'' dedi.Kafamı evet anlamında sallayıp onayladım.İlerleyen dakikalarda amca anlattı ben dinledim.Aralarda hiç duraksayıp,''Biraz da sen anlat '' cinsinden karşı tarafı da konuşmaya dahil edecek girişimci cümleler kurmadı.Omzumda soğuk ama tedirgin,titreyen bir el gördüm.Arkamı döndüğümde teyzem ve onun yanında duran top sakallı adama bakıyordum.Ayağa kalktım.Dakikalarca içini döküp,bana açılan amcayı bir kalemde silmiş,hısım akrabamı görünce feleğim şaşmıştı.Tokalaşmalar ve konuşmalardan sonra arabaya binip eve gittik.Hoşbeşin kutsal elemanı,çenelere durdurak bilmeyen haz vererek konuşma isteğini kamçılayan,saatlerin farkına vardırmayan ikiliyi aramıza alıp tükettik.Sonra yol yorgunu olduğum için yattım.Sabah erken saatlerde teyzemin başımın ucunda dikilip,beni örselemesiyle uyandım.Beni Özkan Abi'yle tanışmaya davet ediyordu.Yüzümü yıkayıp,bavulumdan temiz giysileri çıkartıp hazırlandım.Birlikte çıktık.Özkan Abi'nin dükkanına geldiğimde teyzem;bizi yalnız bırakıp kaynaşmamız için,iki farklı kutuplu daha önce birbirini görmeyen iki insanı sıcak dakikaların göbeğine fırlattı.Karşılıklı sessiz dakikalardan sonra kurtarıcımız çaycı olmuştu.Özkan Abi samimiyetini koruyarak ''Bir şey içer misiniz ? '' sorusunu sorarak,boşa geçen sessiz dakikaları telafi etmeye çalışıyordu.''Çay içerim'' dedim.Özkan Abi,elini sırtıma vurarak konuşmasından destek aldı ve çaycıya ''Sen bize iki kivi getir bakalım '' dedi.''Abi ne çivisi ? '' dedim.Gülerek ''Oğlum ne matrak adamsın.Ne çivisi.Kivi lan kivi ! Hiç içmedin mi ? '' dedi.Maruz kaldığım küçümsemeden sonra,ard arda gelen ataklardan sıyırılmak için ''Abi ben kiviyi biliyorum.Meyve ama hiç içmedim '' dedim.Konuşmasını örnekle desteklemek için ''Oralet varya hani ? Onun kardeşi oğlum bu.Bak iç,müptelası olacaksın adımı yazıyorum '' dedi.Özkan Abi'nin damak zevkine ve tavsiyesine güvenerek kiviyi çekingen yudumlarla içtim.Bardağım boşalınca damağımda tadını hissediyor,sıcak ama bir güzel olan oraletin son damlaları dilimin tat alma zerreciklerinde dans ediyordu.Yüz ifademi beğenmiş gibi yapıp,gerilen kaslarımı aşağıya çekerek,yanaklarımı doruk zirvesine kadar çektim.
Öğlen olmuştu.Güneş ışıkları,gölge sınırında açıkta kalan ayakkabımın burnuna vuruyor,terden yapış yapış olan vüucudum koltuğa yapışarak,tuz kalıntılarını bırakıyordu.Hafiften midem gurulduyor,ağzımdaki sakız bana cazip gelerek,dişlerimin arasında parçalama işlevine gidiyordu.Koridordaki holde elinde sigarası ve çayıyla keyif yapan Özkan Abi belirdi.Karşı tarafa bakarak,çayından bir yudum ve sigarasından bir fırt alarak bu işlemi senkronize gerçekleştiriyor,hiç hata yapmıyordu.Gurulduyan midem daha yüsek perdeden çalmış,tüm pasajın duyması için ses şiddetini yükseltmişti.Bana acıyan gözlerle bakan Özkan Abi elimden tutup lokantaya götürdü.Başlarda yemesemde zorla yedim.Sonra açılıp,ihtiyacımı karşıladığı için menfaat olarak Özkan Abi'ye karşı samimi duygular beslemeye başladım.Hesap geldiğinde de cömertliğinden bir tutam kaybetmeyen Özkan Abi,haftanın oyuncusu seçilmişti.Fair play ruhu damarlarına kadar işlemişti.Tekrar dükkana geldik.Gün geçtikte tohumlarından filizlenen samimiyetimiz daha da büyüyordu.Artık her öğle yemeğinden üşenmeden ve gücünmeden sipariş veriyor,birlikte dürümlerimizi ve şalgam sularımızı can yoldaşları gibi tüketiyorduk.Kısa zamanda bir elmanın iki yarısı,starksy ve hutch ve sonu gelmeyen ikili betimlemelerini hayat paragrafına yazdırmıştık.Özkan Abi bir gün odaya çekip bana ''Umut,sana bu işi çekirdekten öğreticem bak kısa zamanda piyasanın anuna koyacaz lan ! ''dedi.Bende onu destekleyerek ''Kim tutar bizi abi '' dedim.Gaza gelmiştik.Birlikte eczaneleri dolaşarak borçlarını topluyor,depolardan makinaları alıyor,seri bir şekilde reklam yapıyorduk.Sabah birlikte Özkan Abi'yle dükkanı açıp kapatıyordum.Özkan Abi,bana abiden de öte akıl ustası gibi olmuştu.Sayılı günler çabuk geçtiğinden,kara gün belli oldu ve yaşadığım onca maceraya elveda demek zorunda kaldım.
Otogara giderken yalnızdım.Özkan Abi gelmemişti.İşi çıktığının yetişemeyeceğini ama vedasını üzülerek bildirdi.Otogarda yarım bıraktığım simit satan amcayı gördüm,gevrek gevrek gülerek bana ''Yine ikimiz kaldık.'' dedi.
''Napıyorsun Genç ? '' dedi.''İyiyim abi,sen nasılsın '' diyerek dakikalar sonra bitecek olan arkadaşlığımızı doruğa çıkartmak istiyordum.Ellerini iki yana kocaman açarak koca bir hiç sembolü yaptı ''Ne yapalım çalışıyoruz,geçim derdi.'' dedi.Kafamı evet anlamında sallayıp onayladım.İlerleyen dakikalarda amca anlattı ben dinledim.Aralarda hiç duraksayıp,''Biraz da sen anlat '' cinsinden karşı tarafı da konuşmaya dahil edecek girişimci cümleler kurmadı.Omzumda soğuk ama tedirgin,titreyen bir el gördüm.Arkamı döndüğümde teyzem ve onun yanında duran top sakallı adama bakıyordum.Ayağa kalktım.Dakikalarca içini döküp,bana açılan amcayı bir kalemde silmiş,hısım akrabamı görünce feleğim şaşmıştı.Tokalaşmalar ve konuşmalardan sonra arabaya binip eve gittik.Hoşbeşin kutsal elemanı,çenelere durdurak bilmeyen haz vererek konuşma isteğini kamçılayan,saatlerin farkına vardırmayan ikiliyi aramıza alıp tükettik.Sonra yol yorgunu olduğum için yattım.Sabah erken saatlerde teyzemin başımın ucunda dikilip,beni örselemesiyle uyandım.Beni Özkan Abi'yle tanışmaya davet ediyordu.Yüzümü yıkayıp,bavulumdan temiz giysileri çıkartıp hazırlandım.Birlikte çıktık.Özkan Abi'nin dükkanına geldiğimde teyzem;bizi yalnız bırakıp kaynaşmamız için,iki farklı kutuplu daha önce birbirini görmeyen iki insanı sıcak dakikaların göbeğine fırlattı.Karşılıklı sessiz dakikalardan sonra kurtarıcımız çaycı olmuştu.Özkan Abi samimiyetini koruyarak ''Bir şey içer misiniz ? '' sorusunu sorarak,boşa geçen sessiz dakikaları telafi etmeye çalışıyordu.''Çay içerim'' dedim.Özkan Abi,elini sırtıma vurarak konuşmasından destek aldı ve çaycıya ''Sen bize iki kivi getir bakalım '' dedi.''Abi ne çivisi ? '' dedim.Gülerek ''Oğlum ne matrak adamsın.Ne çivisi.Kivi lan kivi ! Hiç içmedin mi ? '' dedi.Maruz kaldığım küçümsemeden sonra,ard arda gelen ataklardan sıyırılmak için ''Abi ben kiviyi biliyorum.Meyve ama hiç içmedim '' dedim.Konuşmasını örnekle desteklemek için ''Oralet varya hani ? Onun kardeşi oğlum bu.Bak iç,müptelası olacaksın adımı yazıyorum '' dedi.Özkan Abi'nin damak zevkine ve tavsiyesine güvenerek kiviyi çekingen yudumlarla içtim.Bardağım boşalınca damağımda tadını hissediyor,sıcak ama bir güzel olan oraletin son damlaları dilimin tat alma zerreciklerinde dans ediyordu.Yüz ifademi beğenmiş gibi yapıp,gerilen kaslarımı aşağıya çekerek,yanaklarımı doruk zirvesine kadar çektim.
Öğlen olmuştu.Güneş ışıkları,gölge sınırında açıkta kalan ayakkabımın burnuna vuruyor,terden yapış yapış olan vüucudum koltuğa yapışarak,tuz kalıntılarını bırakıyordu.Hafiften midem gurulduyor,ağzımdaki sakız bana cazip gelerek,dişlerimin arasında parçalama işlevine gidiyordu.Koridordaki holde elinde sigarası ve çayıyla keyif yapan Özkan Abi belirdi.Karşı tarafa bakarak,çayından bir yudum ve sigarasından bir fırt alarak bu işlemi senkronize gerçekleştiriyor,hiç hata yapmıyordu.Gurulduyan midem daha yüsek perdeden çalmış,tüm pasajın duyması için ses şiddetini yükseltmişti.Bana acıyan gözlerle bakan Özkan Abi elimden tutup lokantaya götürdü.Başlarda yemesemde zorla yedim.Sonra açılıp,ihtiyacımı karşıladığı için menfaat olarak Özkan Abi'ye karşı samimi duygular beslemeye başladım.Hesap geldiğinde de cömertliğinden bir tutam kaybetmeyen Özkan Abi,haftanın oyuncusu seçilmişti.Fair play ruhu damarlarına kadar işlemişti.Tekrar dükkana geldik.Gün geçtikte tohumlarından filizlenen samimiyetimiz daha da büyüyordu.Artık her öğle yemeğinden üşenmeden ve gücünmeden sipariş veriyor,birlikte dürümlerimizi ve şalgam sularımızı can yoldaşları gibi tüketiyorduk.Kısa zamanda bir elmanın iki yarısı,starksy ve hutch ve sonu gelmeyen ikili betimlemelerini hayat paragrafına yazdırmıştık.Özkan Abi bir gün odaya çekip bana ''Umut,sana bu işi çekirdekten öğreticem bak kısa zamanda piyasanın anuna koyacaz lan ! ''dedi.Bende onu destekleyerek ''Kim tutar bizi abi '' dedim.Gaza gelmiştik.Birlikte eczaneleri dolaşarak borçlarını topluyor,depolardan makinaları alıyor,seri bir şekilde reklam yapıyorduk.Sabah birlikte Özkan Abi'yle dükkanı açıp kapatıyordum.Özkan Abi,bana abiden de öte akıl ustası gibi olmuştu.Sayılı günler çabuk geçtiğinden,kara gün belli oldu ve yaşadığım onca maceraya elveda demek zorunda kaldım.
Otogara giderken yalnızdım.Özkan Abi gelmemişti.İşi çıktığının yetişemeyeceğini ama vedasını üzülerek bildirdi.Otogarda yarım bıraktığım simit satan amcayı gördüm,gevrek gevrek gülerek bana ''Yine ikimiz kaldık.'' dedi.
:):) çok güzel yazmışsın ya. hayran kaldım doğrusu. ;)
beğenmenize sevindim.teşekkürler.