Yafta abaza , anı , antalya , bir arkadaşa bakıp çıkıcam , damsız girilmez , genç , hayal kırıklığı , karavan , pansiyon , sivilceli bakir , vurucu tim
''Aldım lan anahtarı ! '' diyerek Bekir sevinçli,içi içine sığmayan ruh haliyle geldi.Babasından karavanın anahtarını alana kadar dört dönmüş,en sonunda yalvar yakar almıştı.Bekir'in eşofmanın içinde ''çüküde,çüküde '' sesleri çıkartan metal nesne,hayatın sivilceli bakir olarak yaftladığı,ucuz Amerikan gençlik filmlerindeki azgın ve heyecanlı dört adamın ağzı açık ve gözlerinden sicim yaşlarının gelmesiyle son buldu.Hep birlikte Bekir'in elindeki biçimsiz metal araca bakıyor,güneş ışıklarının anahtarın üzerine düşmesiyle,metaldan yansıtılan ışıklar direk gözümüzü hedef alıyordu.Gözümüz kamaşsa bile,yolculuğun olmazsa olmaz elemanını kadroya almıştık.Görkemli sahnede parazit olan sineğin vızıltılı merasim geçişiyle tüm görsel şölen sona ermiş,şevkimiz kırılmıştı.Herkes küçük bavullarına iç çamaşırı,mayo ve temiz çoraplar aldıktan sonra yolculuğa çıkmak için hazırdı.Kararlaştırdığımız mekanda buluştuk.Herkes tatile gitmeden tatil moduna girmiş,parmak arası terlikleri ve havayi desenli şortlarıyla tipik bir tatilci havasına bürünmüşlerdi.İştima alındıktan sonra and içine beş genç teker teker karavana tıkıştı.
Dip dibe karavanda oturuyor,göt kadar yerde ayağımızı uzatmaya çalışıyorduk.Şoför koltuğunda,yolculuğun beyni Bekir'in abisi vardı.Deneyim ve tecrübelerini turizm skoru yapmak için sabırsızlanan,beş aç ve bilgiye aç sünger gibi beyinlere bir çırpıda anlattı.Anlatışında beden dilini de katarak,betimlemelerini ve ikilemelerini öksüz bırakmadı.Karavanın içinde hapsolmuş beş adam,kısa süre sonra ihtiyaçlarını gidermek için hep bir ağızdan mola istediler.Baştaki rahat tavırları yok olmuş,hacetlerini gidermek için kıvırttıra kıvırttıra koşuşturan,altına yapmamak için elinden geldiğini önüne koymayan beş adamdı.Gruptaki statü seviyesi,samimiyetlik,arkadaşlık bir dakika içinde unutulmuş,insanlık ölmüştü.Çünkü iş mühimdi.Çiş,yabana atılmayan bir doğal ihtiyaçtı.Herkes hacetini giderip rahatladıktan sonra,keyif çayı içtik.Tuvaletlerde bekleme ızdırabını yaşatan dinlenme tesisi,ikinci darbeyi çay fiyatlarında vurmuştu.Hiçbir şeyden habersiz zalım kanı kaynayan grup,ince belli tavşan kanı çaylarının bedelini duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı.Pamuk eller cebe müessesesi birkez daha dümene geçti ve beş kişiden oluşan ortaklaşa para fonunu haciz etti.İçtikleri çayın tadını damaklarında hisseden bünyeler,ceblerinden çıkan parayı önemsemiyor,pansiyon için durumlarının kötüye gittiğini umursamıyorlardı.
Son dinlenme durağında,önceki deneyimlerinden ders çıkarmış grup,bağışıklık kazandı.Geçmişteki tecrübelerinden keriz gibi bodoslama çay söylemediler.Garsondan menüyü dinleyip,kurultaya gittikten sonra oy kararıyla fikirlerini beyan ettiler.Akşam ayazında,terlemiş atletlerinden,çatallarına inci inci dökülen terlere rağmen,tişörtlerle oturuyor hiçbir önlem almıyorlardı.İçlerini ısıtan çaylarını içtikten sonra yola devam ettiler.Nihayet ızdıraplı yolculuktan sonra vaat edilen topraklara gelince,karayı ilk kez görmüş denizciler gibi şen kahkahalar attılar.Arkadan gelen gürültü,patırtıdan kıllanan Bekir'in abisi grubu susturup,ikaz kombolarına yenilerini ekledi.Kapı açılınca ipini koparıp yeni maceralara yelken açmak için çıldıran,kanı kaynayan beş kişi tüm teçhizatlarını toplayıp bir an önce deniz + kumsal + kız üçgeninde kaybolmak için can atıyorlardı.Uyduruk,tuvaletlerinden sızan sidik kousu,gıcırdayan yataklar ve uyuşuk resepsiyon şevklerini kırmıyor,asıl işlerinin skor tabelasına bir hane yazdırmak istedikleri için standartları önemsemiyorlardı.
Macerayı seven adamlar bir odada beş kişi kaldı.Sırt çantalarındaki çıkıklarından çıkardıkları örtülerle yer yatağı yapıp,şekerleme fastına geçtiler.Susmayan böcekler ve ay ışığıyla arkadaş arasında osurmak için ambiyans yaratılınca,ortamı müsait bulan bünyeler teker teker salmaya ve arkaşlarını önemsemeden çevre kirliliğine devam ettiler.Sabah olduğunda aklı selim bazı arkadaşlar erken kalkıp,işe başlamıştı.Amaçlarını unutan diğer bünyeler,osuruklarıyla mısır patlatıyor,yolculuğun başında ettikleri yemini unutuyorlardı.Beş kişi birlikte bir mekana giriyor,havuza,bara,markete kısacası her yere birlikte gidiyorlardı.Grubun lideri başı çekiyor,yancıları ise perspektif misali sağlı ve sollu gruplarla,ellerini sağa sola çevirerek yürüyorlardı.Köpek görünce dağınık düzeninden birden toplanan grup voltarını oluşturuyor,korkudan birbirlerine yapışıp,yörüngelerinde dönme periyodunda olan grubun en uç kısmındaki yardımcı kişi halkanın dışına çıkıyor,en baştaki diğerlerini itirerek dişli sisteminin motoru oluyordu.
Kendilerinden emin,güçlü omuzları,içe çekik karınları,fırlamış göğüsleri ve uzaktan hissedilen parfüm kokularıyla dişiler için yalancı ayaklarını çıkartmış,avını sersemletip vurmak istiyorlardı.Kalabalık gezdiğimiz için ''vurucu tim'' profili çiziyor,abaza grup mitoz bölünmeye uğrayarak dişi avlama kat sayısını arttırmak istiyordu.Bara alınmayınca içerlenen grup,ters manevra yaparak pansiyonun kirli ve loş parkelerinin yolunu tuttu.Sürelerini doldurmuş,maceralarının son ayaklarına gelmişlerdi.Gitmeden hayaller kuran,eyleme geçmek için fırsat kollayan bireyler mağlup olmuş ve acısını banyoya gitmekle geçiştirmişti.
Dönüşte yine aynı noktalardan geçtik.Mola vermiyorduk.Suçluların olay mahaline tekrar döndükleri gibi geride bıraktıklarımızı hatırladıkça yüreğimiz burkuluyor,göz yaşları döküyorduk.
Dip dibe karavanda oturuyor,göt kadar yerde ayağımızı uzatmaya çalışıyorduk.Şoför koltuğunda,yolculuğun beyni Bekir'in abisi vardı.Deneyim ve tecrübelerini turizm skoru yapmak için sabırsızlanan,beş aç ve bilgiye aç sünger gibi beyinlere bir çırpıda anlattı.Anlatışında beden dilini de katarak,betimlemelerini ve ikilemelerini öksüz bırakmadı.Karavanın içinde hapsolmuş beş adam,kısa süre sonra ihtiyaçlarını gidermek için hep bir ağızdan mola istediler.Baştaki rahat tavırları yok olmuş,hacetlerini gidermek için kıvırttıra kıvırttıra koşuşturan,altına yapmamak için elinden geldiğini önüne koymayan beş adamdı.Gruptaki statü seviyesi,samimiyetlik,arkadaşlık bir dakika içinde unutulmuş,insanlık ölmüştü.Çünkü iş mühimdi.Çiş,yabana atılmayan bir doğal ihtiyaçtı.Herkes hacetini giderip rahatladıktan sonra,keyif çayı içtik.Tuvaletlerde bekleme ızdırabını yaşatan dinlenme tesisi,ikinci darbeyi çay fiyatlarında vurmuştu.Hiçbir şeyden habersiz zalım kanı kaynayan grup,ince belli tavşan kanı çaylarının bedelini duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı.Pamuk eller cebe müessesesi birkez daha dümene geçti ve beş kişiden oluşan ortaklaşa para fonunu haciz etti.İçtikleri çayın tadını damaklarında hisseden bünyeler,ceblerinden çıkan parayı önemsemiyor,pansiyon için durumlarının kötüye gittiğini umursamıyorlardı.
Son dinlenme durağında,önceki deneyimlerinden ders çıkarmış grup,bağışıklık kazandı.Geçmişteki tecrübelerinden keriz gibi bodoslama çay söylemediler.Garsondan menüyü dinleyip,kurultaya gittikten sonra oy kararıyla fikirlerini beyan ettiler.Akşam ayazında,terlemiş atletlerinden,çatallarına inci inci dökülen terlere rağmen,tişörtlerle oturuyor hiçbir önlem almıyorlardı.İçlerini ısıtan çaylarını içtikten sonra yola devam ettiler.Nihayet ızdıraplı yolculuktan sonra vaat edilen topraklara gelince,karayı ilk kez görmüş denizciler gibi şen kahkahalar attılar.Arkadan gelen gürültü,patırtıdan kıllanan Bekir'in abisi grubu susturup,ikaz kombolarına yenilerini ekledi.Kapı açılınca ipini koparıp yeni maceralara yelken açmak için çıldıran,kanı kaynayan beş kişi tüm teçhizatlarını toplayıp bir an önce deniz + kumsal + kız üçgeninde kaybolmak için can atıyorlardı.Uyduruk,tuvaletlerinden sızan sidik kousu,gıcırdayan yataklar ve uyuşuk resepsiyon şevklerini kırmıyor,asıl işlerinin skor tabelasına bir hane yazdırmak istedikleri için standartları önemsemiyorlardı.
Macerayı seven adamlar bir odada beş kişi kaldı.Sırt çantalarındaki çıkıklarından çıkardıkları örtülerle yer yatağı yapıp,şekerleme fastına geçtiler.Susmayan böcekler ve ay ışığıyla arkadaş arasında osurmak için ambiyans yaratılınca,ortamı müsait bulan bünyeler teker teker salmaya ve arkaşlarını önemsemeden çevre kirliliğine devam ettiler.Sabah olduğunda aklı selim bazı arkadaşlar erken kalkıp,işe başlamıştı.Amaçlarını unutan diğer bünyeler,osuruklarıyla mısır patlatıyor,yolculuğun başında ettikleri yemini unutuyorlardı.Beş kişi birlikte bir mekana giriyor,havuza,bara,markete kısacası her yere birlikte gidiyorlardı.Grubun lideri başı çekiyor,yancıları ise perspektif misali sağlı ve sollu gruplarla,ellerini sağa sola çevirerek yürüyorlardı.Köpek görünce dağınık düzeninden birden toplanan grup voltarını oluşturuyor,korkudan birbirlerine yapışıp,yörüngelerinde dönme periyodunda olan grubun en uç kısmındaki yardımcı kişi halkanın dışına çıkıyor,en baştaki diğerlerini itirerek dişli sisteminin motoru oluyordu.
Kendilerinden emin,güçlü omuzları,içe çekik karınları,fırlamış göğüsleri ve uzaktan hissedilen parfüm kokularıyla dişiler için yalancı ayaklarını çıkartmış,avını sersemletip vurmak istiyorlardı.Kalabalık gezdiğimiz için ''vurucu tim'' profili çiziyor,abaza grup mitoz bölünmeye uğrayarak dişi avlama kat sayısını arttırmak istiyordu.Bara alınmayınca içerlenen grup,ters manevra yaparak pansiyonun kirli ve loş parkelerinin yolunu tuttu.Sürelerini doldurmuş,maceralarının son ayaklarına gelmişlerdi.Gitmeden hayaller kuran,eyleme geçmek için fırsat kollayan bireyler mağlup olmuş ve acısını banyoya gitmekle geçiştirmişti.
Dönüşte yine aynı noktalardan geçtik.Mola vermiyorduk.Suçluların olay mahaline tekrar döndükleri gibi geride bıraktıklarımızı hatırladıkça yüreğimiz burkuluyor,göz yaşları döküyorduk.
Comments (0)
Yorum Gönder